Aristoteles'in Dört Neden Öğretisi
Aristoteles'te gerçek olanın maddesel olanla sınırlı olduğu düşünülmemelidir. Metafizik On İkinci Kitap'ta Aristoteles maddi olmayan ve aynı zamanda tamamen gerçek olan şeylerin olduğunu belirtmektedir. Bunlardan birincisi evreni harekete geçiren ancak kendisi hareketsiz olan Tanrı'dır; ikincisi ise Tanrı tarafından harekete geçirilerek gezegenleri hareket ettiren varlıklardır. Üçüncü şey ise insan aklının aktif unsurudur ki, bu bireyin ölümü üzerine bedenden bağımsız olarak var olabilir. Aristoteles, çevremizde gördüğümüz şeylerin sürekli olarak değiştiklerini, değişmenin dış dünyaya ilişkin deneyimimizin en temel olgularından biri olduğunu kabul edip, ona ilişkin belli bir açıklama modeli geliştirir. Söz konusu açıklamayı tamamlamak için meşhur dört neden öğretisini öne sürer. Ona göre, var olan şeylerdeki oluşum ve değişimi açıklayabilmek için dört nedene ihtiyaç duyarız.
Bunlardan birincisi, maddi nedendir, kendisinde değişmenin ortaya çıktığı dayanak ya da malzemedir. Örneğin bir heykeli ele aldığımız zaman, heykelin kendisinden yapılmış olduğu bronz ya da tabağın kendisinden imal edilmiş olduğu gümüş, onların maddi nedeni olmak durumundadır. İkinci olarak formel nedenden söz etmek gerekir. Örneğin, belli bir heykel örneğinde olduğu gibi, heykelin onu diğer nesnelerden ayıran bir şekli vardır. Ya da insan tarafından inşa edilen bir evi düşündüğümüzde, evin, kendisi dikkate alınarak inşa edildiği planı, tanımı veya yapısı, onun formel nedenidir.
Üçüncüsü ise hareketin ya da değişmenin kaynağına karşılık gelen ve aynı bireyde birleşen fail nedendir. Evi inşa eden mimar, tuğlaları, kumu, çimentoyu bir araya getiren ustalar, heykeli yapan heykeltıraştır, fail neden. Aristoteles'e göre dördüncü neden, şeyin amacı ya da hedefi bize final ya da ereksel nedeni verir.
Örneğin sağlık, bir tedavideki ereksel nedendir. Ya da heykel örneğine bakıldığında, bir heykeltıraş tarafından yontulan heykelin ereksel nedeni tanrıların onurlandırılması ya da tapınağın süslenmesidir. Aristoteles'in felsefesinin bu kısmı ile ilgili olarak altı çizilmesi gereken bir nokta eylemin, maddede potansiyel olarak var olanın gerçeğe taşınmasıyla ortaya çıktığıdır. Bu, bir meşe palamudunun meşe ağacı olma potansiyeli taşıması örneğinde olduğu gibi yalnızca yaşayan şeylerin dünyasında geçerli değildir; suyun içinde potansiyel olarak var olan ısının hakikate kavuşması için ateşe ihtiyaç duymasında olduğu gibi cansız şeylerin dünyası için de böyledir.
Aristoteles için doğa, tıpkı hareketleri belli bir amaca doğru seyreden bir sanatçı ya da zanaatkâr gibi çalışmaktadır. Politika kitabında, Aristoteles doğanın hiçbir şeyi yarım kalmış ya da boş yapmadığını, doğanın bir aklı olduğunun, içerdiği şeylerin iyilik ve güzelliğinden belli olduğunu belirtir. Platon gibi teleolojik bir yaklaşım benimseyen Aristoteles, doğal dünyada maddi neden dışında kalan üç nedenin zaman zaman birleştiğini iddia eder. Onun, bu şekilde doğada bir amaçlılık görmesi yani ereksel, formel ve fail nedenleri birleştirecek şekilde, belli bir teleolojiye yönelmesi; bununla birlikte, mistik bir yaklaşım ya da eğilimden ziyade, Sokrates'ten beri aşina olduğumuz bir gerekçeyle, yani normatif bir yaklaşımın sonucu olmak durumundadır. Aristoteles bir meşe palamudunun meşe ağacı olmasının "daha iyi" olduğu kanaatindedir. Söz konusu "daha iyi", onda doğal süreçlerin belli bir modeli takip ettiği veya plana uyduğu ampirik olgusuna gönderme yaparken "iyi" doğanın normal akışına uygun düşme anlamına gelir.
Aristoteles'in değişim olgusunu reddetmemesi hatta değişimi açıklamaya çalışması, onun Heraklitos'un her şeyin akış halinde olduğu yönündeki fiziksel dünyaya ilişkin görüşünü onayladığı anlamına gelmemektedir. Aristoteles için değişimin bir düzeni vardır. Ayrıca onun için değişim basit deneyim alanında etkin bir kavramdır ve değişim, varoluşun tüm alanını kapsamanın uzağındadır. Tanrı ya da insan aklı gibi maddeden yoksun tözler, değişim özelliğinden de yoksundur.
Bunlardan birincisi, maddi nedendir, kendisinde değişmenin ortaya çıktığı dayanak ya da malzemedir. Örneğin bir heykeli ele aldığımız zaman, heykelin kendisinden yapılmış olduğu bronz ya da tabağın kendisinden imal edilmiş olduğu gümüş, onların maddi nedeni olmak durumundadır. İkinci olarak formel nedenden söz etmek gerekir. Örneğin, belli bir heykel örneğinde olduğu gibi, heykelin onu diğer nesnelerden ayıran bir şekli vardır. Ya da insan tarafından inşa edilen bir evi düşündüğümüzde, evin, kendisi dikkate alınarak inşa edildiği planı, tanımı veya yapısı, onun formel nedenidir.
Üçüncüsü ise hareketin ya da değişmenin kaynağına karşılık gelen ve aynı bireyde birleşen fail nedendir. Evi inşa eden mimar, tuğlaları, kumu, çimentoyu bir araya getiren ustalar, heykeli yapan heykeltıraştır, fail neden. Aristoteles'e göre dördüncü neden, şeyin amacı ya da hedefi bize final ya da ereksel nedeni verir.
Örneğin sağlık, bir tedavideki ereksel nedendir. Ya da heykel örneğine bakıldığında, bir heykeltıraş tarafından yontulan heykelin ereksel nedeni tanrıların onurlandırılması ya da tapınağın süslenmesidir. Aristoteles'in felsefesinin bu kısmı ile ilgili olarak altı çizilmesi gereken bir nokta eylemin, maddede potansiyel olarak var olanın gerçeğe taşınmasıyla ortaya çıktığıdır. Bu, bir meşe palamudunun meşe ağacı olma potansiyeli taşıması örneğinde olduğu gibi yalnızca yaşayan şeylerin dünyasında geçerli değildir; suyun içinde potansiyel olarak var olan ısının hakikate kavuşması için ateşe ihtiyaç duymasında olduğu gibi cansız şeylerin dünyası için de böyledir.
Aristoteles için doğa, tıpkı hareketleri belli bir amaca doğru seyreden bir sanatçı ya da zanaatkâr gibi çalışmaktadır. Politika kitabında, Aristoteles doğanın hiçbir şeyi yarım kalmış ya da boş yapmadığını, doğanın bir aklı olduğunun, içerdiği şeylerin iyilik ve güzelliğinden belli olduğunu belirtir. Platon gibi teleolojik bir yaklaşım benimseyen Aristoteles, doğal dünyada maddi neden dışında kalan üç nedenin zaman zaman birleştiğini iddia eder. Onun, bu şekilde doğada bir amaçlılık görmesi yani ereksel, formel ve fail nedenleri birleştirecek şekilde, belli bir teleolojiye yönelmesi; bununla birlikte, mistik bir yaklaşım ya da eğilimden ziyade, Sokrates'ten beri aşina olduğumuz bir gerekçeyle, yani normatif bir yaklaşımın sonucu olmak durumundadır. Aristoteles bir meşe palamudunun meşe ağacı olmasının "daha iyi" olduğu kanaatindedir. Söz konusu "daha iyi", onda doğal süreçlerin belli bir modeli takip ettiği veya plana uyduğu ampirik olgusuna gönderme yaparken "iyi" doğanın normal akışına uygun düşme anlamına gelir.
Aristoteles'in değişim olgusunu reddetmemesi hatta değişimi açıklamaya çalışması, onun Heraklitos'un her şeyin akış halinde olduğu yönündeki fiziksel dünyaya ilişkin görüşünü onayladığı anlamına gelmemektedir. Aristoteles için değişimin bir düzeni vardır. Ayrıca onun için değişim basit deneyim alanında etkin bir kavramdır ve değişim, varoluşun tüm alanını kapsamanın uzağındadır. Tanrı ya da insan aklı gibi maddeden yoksun tözler, değişim özelliğinden de yoksundur.